11 Nisan 2017 Salı

ŞEKER PORTAKALI






ŞEKER PORTAKALI - JOSE MAURO DE VASCONCELOS


''Öldürmek, Buck Jones’un tabancasını alıp güm diye patlatmak değil! Hayır. Onu yüreğimde öldüreceğim, artık sevmeyerek…Ve bir gün büsbütün ölecek. ''

    Sanırım bu kitabı daha önce okuduğumda  ilkokul 4 ya da 5. Sınıfa gidiyordum.  Şimdi 27 yaşındayım ve daha yeni okuyorum tekrardan.  Fakat hikayeyi hiç hatırlamadan, sıfırdan okudum ve neden bu kadar geç kalmışım diye kendime kızdım. Küçükken okuduğumda da bugün okuduğum gibi sarsılmışımdır muhakkak. Kitabı okurken gözyaşlarıma engel olamadım ve ilk defa bir kitabı okurken ağladığımı görüyorum. İnsanın yüreğine dokunan, çocukluğundan izler bulduğu ve acıma duygusunu tavana çıkaran muhteşem bir eser. Ben bu yaşımda okurken bu kadar etkileniyorsam küçük yaşta okuyanlarda nasıl bir etki yaratıyordur merak ediyorum açıkcası. Fakat bu kitabı okuyan bir çocuk kesinlikle hayata daha hassas, daha anlamlı ve bilinçli yaklaşacaktır buna da eminim.
    
    Kitap 5 yaşındaki Zeze isimli bir çocuğun hayatını anlatmaktadır. Zeze, Portekiz’de yaşayan kalabalık nüfuslu yoksul bir ailenin çocuğudur. Diğerlerinden farklı olarak zeki, duyarlı ve hassas bir çocuktur ve bir o kadar da yaramaz... Okuma yazmayı erkenden söktüğü için erkenden okula başlamıştır. Öğretmeni onun ne kadar zeki ve farklı bir çocuk olduğunun farkındadır. Zeze, yaramazlıklarından ötürü mahalleden sürekli tepki alan ve ailesinde öldüresiye dayak yiyen bir çocuktur. Ailedekiler eksikliklerini Zeze’yi döverek çıkarmaktadırlar. Onlar Zeze’yi her dövdüğünde o acıları siz yüreğinizde hisseder, gözyaşlarınıza engel olamazsınız. Bu acı zamanlarda sığındığı Şeker Portakalı ağacı onun tek dostudur.  Çoğu zamanını onun yanında geçirir, onunla dertleşir ve onunla eğlenir. Babası, iş bulamayan çocuklara bakamayan biridir. Bu nedenle hırsını çoğu zaman Zeze’yi öldüresiye döverek çıkartır. Zeze’nin ailesinde kendisini en yakın hissettiği kendisi gibi sarı olan ablasıdır. Ablası onu sürekli yediği dayaklardan kurtarır ve ona yardımcı olmaya çalışır. Bir gün Zeze kendisine yakın olan bir kişiyle tanışır ve bütün hayatı o olur. Onun yanındayken daha mutlu, daha özgür ve umutludur hayattan.  Zeze için duygusal çöküş yaşarken bir anda umut dolu bir hayata şahitlik eder okuyucu. Kalbinin bir yerlerinde umut yeşerir ve sıkıca bağlanırsın o umuda Zeze’yle birlikte. Ağlarken gülüyor olarak bulursun kendini, sayfaları üst üste hızlıca çevirip bu mutluluğa ortak olmak istersin. Derken bir anda her şey yine alt üst olur ve öyle bir şey olur ki hikayenin alt üst olduğu gibi okuyucu da dibe vurur.  Gözyaşlarının hüngür hüngür aktığı o bölümü ne anlatabilirim ne de yazabilirim. Onu okuyarak daha iyi anlayacaksınız.

    Yazar Vasconcelos’un çocukluğundan da izler taşıyan bu eser herkesin okuması gerektiği klasikler arasında yer alır. Okunması gereken kitaplar arasında kesinlikle ilk sıralar yer alır. Kitabın devamı olan Güneşi Uyandıralım ve Deli Fişek de merak ettiklerimin ve en kısa zamanda okuyacaklarımın arasında.  Bu kitabı okuduktan sonra hayata farklı bakış açısıyla bakar insan. Kendine dönüp kendini yargılayacağın, yaşadığın hayata bakıp hayatını eleştireceğin bir farkındalık yaratacaktır. Kişiye bir şeyler katan, daha hassas ve duyarlı olacağın duygulara yönlendirir. Eğer hala okumadıysanız geç kalmadan muhakkak okumanızı tavsiye ederim. 


2 yorum:

  1. Çok güzel yazmışsın canım benim tebrik ederim���� başarılarının devamını diliyorum

    YanıtlaSil
  2. Tesekkür ederimmm ☺️☺️

    YanıtlaSil