ŞEKER PORTAKALI - JOSE MAURO DE VASCONCELOS
''Öldürmek, Buck
Jones’un tabancasını alıp güm diye patlatmak değil! Hayır. Onu yüreğimde
öldüreceğim, artık sevmeyerek…Ve bir gün büsbütün ölecek. ''
Sanırım bu kitabı daha önce
okuduğumda ilkokul 4 ya da 5. Sınıfa gidiyordum. Şimdi 27 yaşındayım ve daha yeni okuyorum
tekrardan. Fakat hikayeyi hiç
hatırlamadan, sıfırdan okudum ve neden bu kadar geç kalmışım diye kendime
kızdım. Küçükken okuduğumda da bugün okuduğum gibi sarsılmışımdır muhakkak.
Kitabı okurken gözyaşlarıma engel olamadım ve ilk defa bir kitabı okurken
ağladığımı görüyorum. İnsanın yüreğine dokunan, çocukluğundan izler bulduğu ve
acıma duygusunu tavana çıkaran muhteşem bir eser. Ben bu yaşımda okurken bu
kadar etkileniyorsam küçük yaşta okuyanlarda nasıl bir etki yaratıyordur merak
ediyorum açıkcası. Fakat bu kitabı okuyan bir çocuk kesinlikle hayata daha
hassas, daha anlamlı ve bilinçli yaklaşacaktır buna da eminim.
Kitap 5 yaşındaki
Zeze isimli bir çocuğun hayatını anlatmaktadır. Zeze, Portekiz’de yaşayan kalabalık
nüfuslu yoksul bir ailenin çocuğudur. Diğerlerinden farklı olarak zeki, duyarlı
ve hassas bir çocuktur ve bir o kadar da yaramaz... Okuma yazmayı erkenden
söktüğü için erkenden okula başlamıştır. Öğretmeni onun ne kadar zeki ve farklı
bir çocuk olduğunun farkındadır. Zeze, yaramazlıklarından ötürü mahalleden
sürekli tepki alan ve ailesinde öldüresiye dayak yiyen bir çocuktur.
Ailedekiler eksikliklerini Zeze’yi döverek çıkarmaktadırlar. Onlar Zeze’yi her
dövdüğünde o acıları siz yüreğinizde hisseder, gözyaşlarınıza engel
olamazsınız. Bu acı zamanlarda sığındığı Şeker Portakalı ağacı onun tek
dostudur. Çoğu zamanını onun yanında
geçirir, onunla dertleşir ve onunla eğlenir. Babası, iş bulamayan çocuklara
bakamayan biridir. Bu nedenle hırsını çoğu zaman Zeze’yi öldüresiye döverek
çıkartır. Zeze’nin ailesinde kendisini en yakın hissettiği kendisi gibi sarı
olan ablasıdır. Ablası onu sürekli yediği dayaklardan kurtarır ve ona yardımcı
olmaya çalışır. Bir gün Zeze kendisine yakın olan bir kişiyle tanışır ve bütün
hayatı o olur. Onun yanındayken daha mutlu, daha özgür ve umutludur
hayattan. Zeze için duygusal çöküş
yaşarken bir anda umut dolu bir hayata şahitlik eder okuyucu. Kalbinin bir
yerlerinde umut yeşerir ve sıkıca bağlanırsın o umuda Zeze’yle birlikte. Ağlarken
gülüyor olarak bulursun kendini, sayfaları üst üste hızlıca çevirip bu
mutluluğa ortak olmak istersin. Derken bir anda her şey yine alt üst olur ve
öyle bir şey olur ki hikayenin alt üst olduğu gibi okuyucu da dibe vurur. Gözyaşlarının hüngür hüngür aktığı o bölümü
ne anlatabilirim ne de yazabilirim. Onu okuyarak daha iyi anlayacaksınız.
Yazar Vasconcelos’un
çocukluğundan da izler taşıyan bu eser herkesin okuması gerektiği klasikler
arasında yer alır. Okunması gereken kitaplar arasında kesinlikle ilk sıralar
yer alır. Kitabın devamı olan Güneşi Uyandıralım ve Deli Fişek de merak
ettiklerimin ve en kısa zamanda okuyacaklarımın arasında. Bu kitabı okuduktan sonra hayata farklı bakış
açısıyla bakar insan. Kendine dönüp kendini yargılayacağın, yaşadığın hayata
bakıp hayatını eleştireceğin bir farkındalık yaratacaktır. Kişiye bir şeyler
katan, daha hassas ve duyarlı olacağın duygulara yönlendirir. Eğer hala okumadıysanız
geç kalmadan muhakkak okumanızı tavsiye ederim.
Çok güzel yazmışsın canım benim tebrik ederim���� başarılarının devamını diliyorum
YanıtlaSilTesekkür ederimmm ☺️☺️
YanıtlaSil